İkindi Hatırası

Merhabalar.

Bu fotoğraf karesini de sayfaya attıktan sonra, daha yazmaya başlamadan gözlerim doldu geldi. Gözlerimizi dolduran bu yaşlar, insanın gözlerini yakıyor ve burnunun direğini sızlatıyor. Neden? Karede yer alanların her birinin yaşadıklarından ve yaşadıklarımızdan çok etkileniyoruz. Elbette kötü günlerimizin yanında iyi ve güzel günlerimiz de oldu. Ama her nedense kaybettiklerimizin acısı her zaman ön plana çıkıyor.  Bu fotoğraf karesinde yer alanların, ileride neler yaşayacaklarını o zaman okuyabiliyor muyduk? Asla, çünkü gaybı ancak Allah bilir. Ama şimdi her birinin neler yaşadıklarını biliyoruz. Her şeye rağmen,  Cenab-ı Hakk'a hamd ve senalar olsun. Şükürler olsun. Yüce Allah, bu günlerimizi aratmasın ve elimizden almasın. 

Burası yine Gülsüm annemin Sarıuşağı mahallesi eski Müderris sokaktaki evimizin taş merdiveni ile hem akrabamız hem de komşumuz olan Sultan ebemizin ev duvarı arasındaki aşağı bahçeye inen boşluktur. Arka planda görülen çatılı bina da meşhur tandırlığımızdır. Yine arka planda uzayıp giden taş duvar ise, Gülsüm annemin annesi Zeynep ebemin bahçe duvarıdır. 

Fotoğraf karesindeki gölgelerden vaktin bir öğle sonrası olduğu anlaşılıyor. Gülsüm annem özenle giyinmiş, saçlarını taramış, ayağındaki kundurası bile ne kadar güzel. Fotoğraflara hep öyle üstün körü bakar geçeriz. Oysa, fotoğraf karelerindeki hiçbir ayrıntıyı kaçırmamak için iyi analiz etmek gerekir. Gülsüm annemin sağındaki en küçüğümüz rahmetli İbrahim, solundaki ise Haydar.

Gülsüm annemin elbisesine dikkat ederseniz, elbisenin boyu biraz diz üstü. Her kadın güzel giyinmek ve fark edilmek ister. Ama buna ne çevremiz, ne babamız, ne de diğer büyüklerimiz hem izin vermez, hem de hoş görmezlerdi. Babamız Aziz Almanya'da işçi olarak çalışıyordu. Rahmetli İbrahim'in sağındaki ince uzun gölge, evimizin merdiven üstü çatı uzantısının altına verilmiş ağaç direğin gölgesidir. Mevsim bahar olabilir. Çünkü yerler yaş, Haydar'ın ayağında hala mest-lastik var ve ağaçlar da henüz uyanmamışlar. Haydar'ın ve İbrahim'in sırtlarındaki kazaklar da Almanya'dan gelmedir. Babam her izne gelişinde annem ve bizler için böyle giysiler getirirdi.   

Kadınlar fotoğraf çektirirken, kolları hep sorun olur. Kollarını ne yapacağın bilemez. Eğer oturur vaziyette ise, kollar ve eller diz üstündedir. İşte böyle ayakta iken, rahmetli Gülsüm annem gibi kollar böyle göğüs altına bağlanır, ya da aşağı salınır. Eski kadınlardan ben hiç elleri böğründe ya da arkasında kenetli, ya da çocuklarının arkalarından kolları sarılan  bir fotoğraf görmedim. Erkeklerin ise kolları sorun değildir. Onlar kollarını arkaya bağladıkları gibi, fotoğraf karesinde görüldüğü gibi bellerine de bağlıyorlar.  

Gülsüm annem bu elbisesini çok nadir giymiştir. Emin olun belki de bu fotoğrafı çektirirken giydiğinden başka, evin içinde giymiş olabilir. Ama bu elbisesiyle çarşıya, pazara çıktığını asla sanmıyorum. 

Selam ve dualarımla birlikte bir başka fotoğraf karesinde buluşmak üzere Allah'a emanet olun. Her şey gönlünüzce olsun. 

Yorum Gönder

2 Yorumlar

  1. Merhabalar.
    Bu sayfayı neden yaptım? Niye yaptım, kendim bile cevap veremezken, şimdi sayfayı tekrar tekrar ziyaret ettiğim de neden ve niye sorularına cevap bulabiliyorum. Kim ne derse desin, benim bu fotoğraflara baktıkça, o günleri hatırladıkça, yaşananları yeniden yaşıyormuş gibi oluyor ve gözlerim dolup dolup geliyor. Gözler dolarken, insanın burnunun direği sızlıyor.

    O günler güzel miydi? İyi miydi? Sadece o günlerin mutlu anlarını yansıtan resimler noktasında, o günlerin yaşanmışlıklarına haksızlık ediyormuşuz gibime geliyor. Her yaşanılan anın kendine göre, göreceli bir tadı var. Bu fotoğraf kareleri niye var? Eski günlerin o anını bize hatırlatmak için var. Hafızamızda fotoğraf karesine o anki yansıyan halinden ne bir önceki, ne de bir sonraki zaman ait hiç bir iz yok! İşte bu nedenle karelere yansıyan anlar, hep güzel anlardır. Acılarımızı karelere taşıyamıyoruz. Hiç acıların resmedildiği bir fotoğraf karesi var mı albümlerimizde? Yoktur! En fazla hastanelerde tedavi öncesi ya da tedavi sonrası resimlerimiz vardır. Ama acılarımızı yansıtan hiç bir fotoğraf karesi bulamazsınız.
    Selam ve muhabbetle.

    YanıtlaSil
  2. Yaşadığımız şu zamana göre ve yaş kemale erdikçe daha çok anlıyor, özlüyor insan. O günler yokluğun çokk olduğu, ama insanların samimi, dürüst, riyakarsız, karşılıksız, büyüğün, küçüğün yerini bildiği,komşunun akrabanın ne demek olduğu., kısacası insanın kıymetli olduğu günlermiş.😢😢😢😢😢😢😢😢😢😢😢😢😢😢😢😢

    YanıtlaSil